1.27.2015

0

Dört - Mustafa Sancak






Tür: Bilim Kurgu
Sayfa Sayısı: 414
Yazar: Mustafa Sancak
Yayınevi: Postiga Yayıncılık

 "Bir gün, onun da şahit olduğu çok büyük mücadeleler vererek kazandığım büyük bir başarıdan sonra bana sarılıp kulağıma 'Zafer, ruhun mezar taşıdır.' demişti. Zafer sarhoşluğuyla bu lafı ilk duyduğumda anlam verememiştim. Sonraki yıllarda kazandığım pek çok başarının ardında onun bu sözü hep aklıma gelmiştir. Çok büyük mücadeleler vererek bir zafer kazandığımızda, içinizde bir şeyleri kaybettiğinizi hissedersiniz. İşte o kaybettiğiniz şey mücadele ruhudur."


Evet, ikinci yorumumla karşınızdayım!
Öncelikle kitabı çok güvendiğim birinin önerisine dayanarak almıştım. Artık o arkadaşımdan kitap tavsiyesi istememeye karar verdim çünkü görüyorum ki zevklerimiz pek uyuşmuyor.

Elime ilk aldığımda önce kapağı anlamaya çalıştım. İsmin hemen altında yazan cümleyi okudum. "Aynı dünya üzerinde... Ayrı dünyalar içinde..." İlk okuduğumda bu cümleler o kadar anlamsızdı ki.. Hala da anlamsız çünkü beklentilerim, umduklarım çok farklıydı.
Hele hele de Türk Grange lakabını duyduğumdan beri. Grange bir paragrafta sizi dünyanın öbür ucuna götürürken Sancak size bir salonu 3 - 4 sayfa kadar betimliyor - ki buna zerre gerek yok.

Bazı cümleler öylesine yazılmış, sırf kitap kalın olsun diye uğraşılmış gibiydi. Nereden çıktığını anlayamadığım diyaloglar... Kısacası fazlaca ve gereksiz birçok detay mevcuttu kitapta.

Okulda sıra arkadaşım çantamda gördüğünde "Nasıl? Ne anlatıyor?" diye sormuştu ve ben o sıralar daha 200 ile 230 sayfa arasında bir yerde gözlerimi gezdirmekle meşguldüm. Ona 6 ya da 7 cümlede şimdiye kadar gelişen olayları anlattım ve sonra şaşırdım. Gerçekten sadece bu kadarcık mı olay olmuştu? Peki neden sıkılmamıştım, neden okumaya devam ediyordum? Bunun cevabını hala da veremiyorum.

Sonu beni şaşırttı mı? Evet, hem de fazlasıyla. Sıradan insanların kimselere öğüt vermeyen sıradan hayatlarını okuduğum bir roman sanarken aslında bilim kurgunun kalbine indiğimi kitabın sonunda anladım. Ama hala bana oldukça mantıksız gelen şeyler var.
Özellikle kitapta dört boyutlu uzayın varlığı ve rüya kontrolü hakkında birçok şey söylendikten sonra en azından finalin daha bunları ön plana çıkaracak bir şekilde bağlanmasını isterdim. Oysa rüya kontrolü sadece "Oluyor mu olmuyor mu?" lafıyla sınırlı kaldı ve bu beni üzdü.

Kitapta 4 rakamı ile ilgili oldukça ilginç metaforlar var. Gerçekten o kadar çok şey var ki hepsinin birer rastlantı olması imkansız. Ama inanıyorum ki 4 özel değil, çünkü her rakam üzerinde araştırma yapmaya kalksak onlarla da en az bununki kadar çok sonuç elde etmiş oluruz.
Bana en ilginç geleni:
4 farklı Uzak Doğu dilinde 4 ve ölüm aynı şekilde telaffuz edilir; Çince, Korece, Japonca, Vietnamca.

Karakterlerden çok fazla bahsetmek istemiyorum çünkü ne gerçeğe yakın buldum, ne diyaloglardan hoşlandım.

Kurgunun işleyişi güzel olsa da fazla detaylar olayı sıkıcı hale getirdi. Hala bu kitabı nasıl bitirebildiğimi kendime soruyorum ve cevabını alamıyorum.

Alın, kesin okuyun " diyemem ama sıkılmamayı göze alıyorsanız gerçekten ilginç bir kitap. Hele hele modern fizik ve uzay hakkında araştırma yapmayı seviyorsanız çoğu sorunuzun cevabını da alabilirsiniz. Ne kadar konu işlenişinin sıkıcı olduğunu belirtsem de öylesine güzel betimleme ve benzetmelere rastladım ki, mest oldum.

Uzun lafın kısası, bu kitabım da gizemli ve sizi rüya alemlerinde seyahata çıkarıp biraz düşünmeye itecek bir buluttu. Aşağıda kitap için seçtiğin nacizane şarkım var.

Kitaba Puanım: C -




0 yorum:

Yorum Gönder